. k e r e s t e

d e r g i

Söyleşi

Bir Şair (1): Aykut Akgül

27 HAZİRAN 2022

Hikâyemiz bağlantı sorunlarıyla aksayınca yeni odada kayıt açmayı unuttuk. Manuel olarak aldığımız ses kaydından aşağıdaki bilgilere erişebildik. Başta Aykut Akgül olmak üzere tüm dinleyenlerden ve bölünmüş kişiliklerimizden özür dileriz.

 

*Kurmaca Amazonu Şüheda İrtegün Aykut Akgül ile söyleşti. Söyleşi Türkçe olarak aşağıda yer alıyor.

 

Aykut Akgül: Sadece bakarak geçirdiğim koca bir çocukluk yaşamışım. Bu haset değil. Kıskanma değil. Sadece izlemişim. O eksiklikler ergenlikle birlikte insanlarla çatışmaya evrilmiş. Daha muhalif olmuşum. Benim daha önce yazdığım şiirler çok daha sert şiirlerdi. Bir ara yeraltı edebiyatı dönemi vardı. Ben oraya da dahil olamadım. Oraya da fazla keskin geldim. Mesela Beşiktaş’ta oturuyordum, Kadıköy’e gidiyordum. Orada da sırıtıyordum. Orada insanlar bana bakıyordu, konuşma olarak belki onlara pek benzemiyordum. Oraya da ait olamadım. Bu da beni öfkelendirdi. Şiirim bir kavganın temsili. Ben birazcık da dışlanmış olmanın temsili diyorum buna.

 

Poeta non Grata Kubilay: Yazdığınız şiirlere bir zaman sonra dönüp baktığınızda ne hissediyorsunuz?

Bana sahipsiz gibi geliyor eskiden yazdığım o şiirler. Bakamayacaksan niye çocuk yaptın sorusu gibi. Niye şiir yazın sorusuyla bağdaştırıyorum. O şiirleri benim sık üretiyor olmam onları değersiz ya da sahipsiz yapmıyor. Kimse okumasa bile bir şekilde okunuyor, okunur.

 

Kurmaca Amazonu Şüheda: Şiiri kurmaca değil de bir duygunun yansıması olarak görüyorsunuz o hâlde?

Evet. Bazen şiir yazarken öyle geriliyorum ki saatli bombaya dönüyorum. Tam tersi de oluyor. Hatta eşim birkaç gün yazmayınca çık bir şeyler yaz der bana. Bir sığınak gibi benim için şiir.

 

Şiir şairin kaçıncı yüzüdür?

Bence açmaya çalıştığı yüzüdür. Bu kadar çok üretmem de bunun sancısı aslında. O kapağı tamamen de açamıyorum. Şöyle bir gürül gürül akamıyor şiirim.

 

İsmet Özel, “Yıkılma Sakın” şiiri için birkaç dişini feda etti. Siz güçlü bir şiir için neleri feda edersiniz?

İsmet Özel’in bahsettiği değerde bir fedakârlığı tecrübe etmedim ben. Ama kalabalıkta kendimi bir yere sıkıştırıp şiir yazmak için zorladığım oldu.

 

Şairler bu dünyada mutluluğa yeteneksiz oluyorlar genelde. Sizin de bu manada bir yaranız var mı? Yoksa mutlu olmaya yetenekli misiniz? (Ev Yapımı Morpheus sordu)

Ben mutlu bir adamım aslında, eşimi çok seviyorum, iki çocuğum var. Her şey yolunda. Ama konu şiire geldiği zaman ya da o dünyaya girdiğim zaman o dengeyi gözetemiyorum. Fakat genel olarak mutluluğu becerebildiğimi düşünüyorum.

 

Siz iyi bir şiir okuduğunuzda bir şair olarak ne hissediyorsunuz?

Ben Bülent Parlak’ın bir şiirini okuyunca eşimle birlikte ağladım. Çok iyi bir şiir okuduğumda çocuklaşıyorum, ayağa kalkıyorum. İyi şiir beni yumruklatmıyorsa şımartır.

 

Beğendiğiniz sevdiğiniz bir şairi öğrensek?

Ben küçük iskender’i çok severim. Şiirini, matematiğini ve marjinalliğini severim. Birçok insan onu eleştirebilir ama ben karşılıksız severim onu. Aynı zamanda Alper Gencer’i de çok severim. Aslında ikisi çok farklı şairler ama ikisini de severim.

 

Şiirlerinizde belli başlı imgeler var. Masal gibi. Bu tür tekrarların bir anlamı var mı?

Planlı bir şekilde yapmıyorum bunları. Tekrarları yazdıktan sonra görüyorum. O kadar çatlak da su kaçırmaz diye düşünüyorum. Masal imgesi bana yalnızlıktan daha derin bir imge gibi geliyor. Masal bana bütün duygu durumlarını anlatabileceğimiz bir alan gibi geliyor. İstediğinizi yerer, istediğinizi översiniz. Bunu da çocukça yapıyorum.

 

Niçin şiir yazıyorsunuz? (Rose of Poet sordu)

Ben konuşan bir adam değilim. Gergin bir adamım. Çevremde pek konuşmam. İnsanlar gerginliğimden muzdariptir. Ama benim yapımı bildikleri için benim gerginliğimi haklı bir yere koyarlar. Dediğim gibi, o gerginlik de konuşamadığım için. Ben konuşamadığım için şiir yazıyorum. Cevap aslında bu. Yazdıklarımı konuşabilsem şiir yazmam.

 

Verdiğiniz cevap aklıma Dilaver Cebeci’yi getirdi. Demiş ki “ben şiir yazmıyorum, içimdeki sazı dinliyorum.”

Bugünün insanı niye şiir okusun? Neden şiir kitabı satın alsın?

Şiir okunmuyor ya. Ya da ben okumuyorum. Ben yıllardır okunmadığımı düşünerek yazıyorum. Zaten şiir girdiği yerde barınamıyor. Şiir bir noktada insanlara sıkıcı geliyor. Her şiir için bunu konuşmuyorum tabii ama. Çok şair var, çok şiir var. Cevabı bence çokluğu. Herkes de şiirden bir şeyler alabilecek potansiyelde olmuyor. Çok şiir olduğu için alıcısı da az.

 

Hangi şairle dövüşmek, hangisiyle aynı eve çıkmak ve hangisiyle dünyayı kurtarmak isterdiniz? (Stajyer Mareşal sordu)

Cihat Duman’la dövüşmek isterdim. Parşömen’de bir soruşturmaya katılmış. On şair cevap vermiş. Cihat abinin cevabı beni yakaladı. Zerre kendinden ödün vermemiş. Ben kendinden ödün vermeyen adamla kavga etmek isterdim.

Alper Gencer’le de aynı eve çıkmak isterdim.

 

Katılan herkese çok teşekkür ederiz. Çok keyifli bir sohbet oldu. Aykut bey size ayrıca teşekkür ediyorum. Biz Kereste ekibi olarak her daim şiirlerinizi seviyoruz ve takip ediyoruz.

Ben de teşekkür ederim. Bu konularda konuşabildiğimi fark ettirdiniz. Daha sonra da bu tarz şeylere dahil olmak isterim, yardımcı olmak isterim. Kereste’de bulunuyor olmak bana mutlu hissettiriyor. İzmir ayağınız benim.

 

Çok teşekkür ederiz, bizi çok mutlu ettiniz, katılan herkese de teşekkür ediyoruz. Herkese iyi akşamlar.

 

Perde kapanır...

Şüheda
EDİTÖR