. k e r e s t e

d e r g i

İnceleme

Garip İnsanoğlu’nu Anlamak: Neşet Ertaş Kitabı

FURKAN SOYLU - 23 AĞUSTOS 2022

Bayram Bilge Tokel, Neşet Ertaş Kitabı, İstanbul: Kapı Yayınları, 2021.

 

ÖZ

İnsanın sevgi ile yol almasının latif ve kemâl noktasında ifadesi olan türküler ömürlerini uzatacak gönül ehillerini ararlar. Türkü/ler var oldukça iyiliğin ve güzelliğin var olacağını söylemek mümkündür. Neşet Ertaş, bir türkünün ömrünü uzatmanın yanında kendine has türküleri ile türkünün varlık olarak doğrudan ömrünü uzatan insanoğludur. Neşet Ertaş Kitabı ile Bayram Bilge Tokel, Ertaş’a dair tanıklıklarını, anılarını, onun felsefesini, türkülerini, anlam dünyasını okurlara sunmaya çalışıyor.

 

Bir Gönlün Yolculuğu: Neşet Ertaş’a Dönmek

“Son durak gönül kapısı
Kırdıysan, varma gardaş”

 

Yazarımız, bir sanatçı ile eseri arasındaki girift ilişkinin Neşet Ertaş gibi kalıp-kural tanımayan bir isim ile daha çok kendisini gösterdiğini düşünmektedir. Eserin ilk bölümüne; Neşet Ertaş’ı anlamak adına onun sanatını oluşturan, besleyen unsurları ele alarak başlıyor. Kendisinden önce gelen ve aynı gelenek içerisinde bulunan diğer değerli isimlerin bir sunumunu yaparak, Hacı Bektaş’tan beri gelen Abdal geleneğine dair bilgiler ile okuyucuyu besliyor. Neşet Ertaş’ın ilk çocukluk dönemini, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde geçen ikinci dönemini, 1976’da geçirdiği felç tedavisi için gittiği ve kaldığı Almanya dönemi olan üçüncü dönemini sırasıyla anlatan Tokel, Neşer Ertaş’ın yolculuğunu gözler önüne seriyor. Ustası ve babası Muharrem Ertaş’ın hayatına ve çalışmalarına da yer verilmiş olması babasının sırrı olan Neşet Ertaş’ın nasıl “neşet” ettiğini daha güçlü bir şekilde görebilmemizi sağlıyor.

Tokel, sanat ve müzik söz konusu olduğunda evrensellik ve çağdaşlık gibi sık duyulan söylemlerin Neşet Ertaş için boşa çıkan bir yaklaşım olduğunun altını çizerek, onun bütün güzelliğini; özü ve yüreğinden gelen samimiyetin oluşturduğunu söylemektedir. Meselesi insan olan, insanın gönlünün hissettikleri olan bir sesin zaten bu tür değerlendirmelere de ihtiyacı kalmamaktadır. Neşet Ertaş’ın türkülerini ele almak için Behçet Necatigil’in “Şiir Burçları” yazısına başvuran Tokel, gurbet, hasret ve hikmet şeklinde üç burcun Neşet Ertaş için de oldukça uygun olduğunu söylemektedir. En nihayetinde hikmet burcu’ndan seslenen bir ozan haline gelen Neşet Ertaş, bütün derinliğinde ve yoğunluğunda çilesi ile demlenmiştir. Gönül denildiğinde ilk akla gelen isimlerden Neşet Ertaş, kendisini “ayaklar turabı, gönüller hızmatçısı” olarak ifade etmiştir. Kendisine has bir türkü kimliği olan Neşet Ertaş, söylediği her türküye kendi mührünü vurmuştur. Onun sazından ve gönlünden geçen türkülerin “Neşet Mührü” diyebileceğimiz bir mühre sahip olduğu görülebilmektedir. Bu mühür, kendisinin farklılık oluşturma çabasından değil, o anki duygularının ve düşüncelerinin etkisi ile oluşmaktadır.

Neşet Ertaş’la Başbaşa bölümünde kendisi ile yapılan söyleşi okuyucuya sunuluyor. Bu bölümde Neşet Ertaş’ın ilk âşık olduğu “ahu gözlü”, yaşadığı gariplikler, hasretler, Neşet Ertaş’ın samimi cümleleri ile okuyucuya aktarılmış oluyor. İlk plak kaydı, sahnelerde yer alması gibi birçok anıyı okuduğumuz bu bölümde; Neşet Ertaş’ın türkü tasavvuru, insan felsefesi de kendisini okuyucuya açmış bulunuyor. Çocuklarına verdiği kıymeti ve emeği kendisinden dinleyerek aynı zamanda bir baba olarak Neşet Ertaş’ı da tanıma imkânı elde ediyoruz. Kendisi için üstat, usta gibi ifadelerin kullanımına karşı oluşunun temelinde her canı eşit bilen insan felsefesinin olduğunu görüyoruz. Kendi felsefesinin temeline sevgiyi koyan Neşet Ertaş, son nefesinde dahi bundan başkasını söylemeyeceğini ifade ediyor. İnsan denildiğinde söz konusu olanın analarımız olduğunu düşünen Neşet Ertaş, kadınların insan, erkeklerin ise insanoğlu olduğunu ifade ediyor. Bu bölüm içerisinde önemli olduğunu düşündüğüm bir başka husus ise; insanın kendisini bilmesine dair derslerin okullara konulması gerektiğini düşünmesidir. Neşet Ertaş, kendini bilmeden yaşayan bir insanın yaşamadığını düşünmektedir. Kadınların kendilerini bilmek konusunda erkeklerden önce geldiğini söyleyerek, kadınlara bu konuda olan saygısını da ifade etmeden geçmemektedir.

Üçüncü bölüm ile Tokel, birtakım isimlerle Neşet Ertaş’a dair söyleşiler gerçekleştirerek ve başkalarının gözünden de Neşet Ertaş’ı okuyucuya sunarak eserini zenginleştiriyor. Dördüncü bölüm, türkülerinin sözlerini okuyucuya sunarak, Neşet Ertaş’ın hayatının eserlerindeki izlerini görebilmeyi sağlıyor. Beşinci bölümdeki Neşet Ertaş’a dair albüm ise eseri görsel olarak tamamlayarak güzelleştirmiş bulunuyor.  

Türkünün klas dili olarak yer edinmiş Neşet Ertaş’ın sanatına, yaşamına bütünlüklü olarak bakmak türkülerini anlamak konusunda çok şey kazandıracaktır. İncelemesini yapmaya çalıştığımız Tokel’in eseri yapılan ilk çalışma olması ve monografi özelliği taşıması ile Neşet Ertaş'ı ve türkülerini tanımak ve anlamaya başlamak adına başarılı bir çalışmadır.

 

FURKAN SOYLU

Şüheda
EDİTÖR