. k e r e s t e

d e r g i

Şiir

Bunları Herkes Kendine Sorar Tanrım

KUBİLAY ÖZMEN - 03 AĞUSTOS 2022

-şiir burada başlamıyor-

Serin rahat yataklardayız, tam beden
Temiz çarşaf, bizim gibiler otopsi nedir bilmez
Kıymetini uyanınca anlayacağımız bir rüya bu
Kalbin röntgeni histerik doğuşlar söylüyor
Farkı kesmeye yeltenmiyor gözümüz
Ne yazık evini hiç sevmemiş diyorum
Evini hiç evi bilmemiş omuzlar üstünde
Bekliyorum eve dönmeyi.
Coğrafya yalnız doğu’da kaderdir.
Yalnızca doğu’da savaşı hatırlatır yaşamak
En ala feylosof bile bilir, bu böyledir.
Bir anı hoş kokuyorsa zamanın çaresizliğinden gelir.


-şiire ortasından başlayanlar için mülakat-

Şehadetlerinden emindiler. Bahçelerinden.
Katlarından, komşularından
Kanlarından yayılan kokunun
Rüyalarını yeşile çaldığından
Bulduklarından emindiler.
İçlerinde dönen şems’in ateşinden
Yerimin burası olduğunu anlamam uzun sürmedi
Benim de emin olduğum şeyler var
Yurdumun emin olanlar arası olmayışı
Soruları belki de keyfiyetle cevaplamışlardır
Yollarının nereye çıktığını dert ederler mi
Burası ölmek için ne kadar uygun
Bunları herkes kendisine sorar sandım
Böyle değilmiş, soru sormak
Cevaplar beklenen şeyler değilmiş
Anlaşılan bir anda yönünü değiştirebilir her şey
Yasak ve yürüyüş aynı anda dolduruyor meydanları
Devlet ölü bir babanın fotoğrafı gibi gülümsüyor.
Ben görmedim fotoğrafa dönen bir yüz eskisin
Yüzünde bir şeyler saklıyor ama herkes yapar bunu
Karanlığı gaz lambası aydınlatan evlerde
Masallar anlatılır
Hayatın cıngılıydı şarapnel parçası
Kavuştuğunda bedene duyduğumuz fokurtu
Çok kanadı toprak o zamanlar
Her toprak kanar ilk seferinde
Buradan delil devşirenler bile oldu
O çocuklar da büyüdü öylece alnında kan kurusuyla
Böyle gecelerde dönülecek yer insanın kendi ruhudur
Elmanın şavkına kandık, boğazlarımız ağladı
Beyrut’a, Karabağ’a, İdlip’e uğradı çığlık
Beşeri atlatan herkese uğradı
Çin’den ilim bekliyordum o sıralar, ne aptallık
Herkesin aklında bir harita, yüzünde çizgiler
Aklımda çözülmüş sorular var
Diyelim ki Mescid-i Aksa kimin yurdu
İnsan haklarını tekele indirmek kimin gafleti
Göz göre göre kör göz bile şahit
Dünyayı cennet bilenlerin de ölmesi gerek


-bizi ıskaladığımı düşünenler için son perde-

Hırs, hınç, gözyaşı, ter
Bunlar burada hayal edilmez
Dinlemez köylü böyle şeyleri
Hasat mevsimi bir tarlaya bakalım
Dünyanın hiçbir yerinde bir piyano görülmez
Yaş nohut, buğday tarlası, ayçiçek
Bienal için satışa sunulan bilet
Kraldan başka kimsenin ilgisini çekmez.
Ama hayır, köyümüz denildiğinde bu anlaşılmasın
Parlamento, oy; yeni yetme işler
Zafer ya da yenilgi kaldıramaz denk sayılmayı
Denklik odur ki efendisi olur birdenbire
Efendisinin, marifet el, kol olabilmekte
Herkes bunu hayal edebilir, sakıncasız
Sakıncalı hayaller de olacak, olsun!
Kahramanlık burada devreye girecek
Böyle kelimeler canlandıracak içteki fayı
Acıyı bölüştüğünü sanacak milyonlar
Kendini karınca bilip suyunu nimetten sayacak
Ta ki acı içerden gelip de sıkışınca kendine
Anlayacak acı ne, paylaşmak ne!
Ve şiiri bitti sanacak
İçindeki yenilgiyi güneşe çıkarmayanlar
-ve burada bitmeyecek-

 

KUBİLAY ÖZMEN

Şüheda
EDİTÖR