buselik şarkının söylediği gibi
bana bir aşk masalından şarkılar söyle
kalbimin bahçesinde gülleri gör de.

ilansız aşık olmak
bile isteye sevmek ama söylememek
yahut çukurdaki zebaniye cennet köşkleri vadetmek.
bir gün gerçekten gelecek olanın
içleri ısıtan tebessümüyle
penglai dağına gitmek istemek.
mücevher ağacından evin bahçesinde
ölümsüzlük mantarı yetiştirmek.
kahkahalardan ve yobaz kalabalıklardan
ve sahiden sahici olanla
sıyrılarak dünyanın tüm yalnızlığından,
anka kuşu olmak penglai dağında.
bu saydıklarım ,bütün bunlar
idiotlojik tetkiki doğu çin denizinin.
zebani olasıca çıktı artık raydan.
itiraflar cehenneminin kendisi oldu tanrım, insan!
oysa cennet içindi
ece babanın dediği gibi, cehennet miydi neydi
hep cennet içindeydi elan.
vazgeçtim
ayrılıyorum tüm insanlığımdan.
ağlamıyorum
anlayamıyorum
kuruttu her şeyimi yalnızlığım.
ve her şeyi unutmak isteyen insanlığım.
şimdi, tüm kalın kafalı konforuyla,
ağlayamazsam anlayamam diyorum size.
siz ne derseniz deyiniz
neleri bilirseniz biliniz.
gidiyorum ben, özellikle vazgeçerek.
vazgeçtiğimin de bilinmesini isteyerek.
bir bakıma yakmadan çocukları
ama bütün gemileri yakarak.
kahkahalardan ve yobaz kalabalıklardan
ve sahiden sahici olanla
sıyrılarak dünyanın tüm yalnızlığından…
bir avcının katlettiği anka kuşu olarak
alın beni, sonra
yuvarlayın kaf dağından.

eylül 2006 / çengelköy

FATİH KANPARA