POST-TRUTH: SAHTENİN TİRANLIĞI
Uslamlamanın hükümsüz kalması, türev evrenin gerçekliği işgali ve imgeler dünyasının gerçekliği yok etmesi olarak üç sacayak üzerinde yükselen bu çağda hakikat önemsizleşmiştir/yitirilmiştir/kasten yok edilmektedir.
Gerçeklik artık makineler, medya araçları, dijital aygıtlar tarafından üretilmektedir, ancak çoğul üretim, daha az anlam daha çok biçim üretmek üzerine yoğunlaşmıştır. Dolayısıyla her geçen gün anlamın/özün azaldığı biçimin/şeklin çoğaldığı, ön planda olduğu bir sisteme doğru evriliyoruz. Üretilen bu sahteler anlam/öz itibariyle gerçeği içermemekte olsa dahi biçim olarak gerçeği aşmıştır, bu ise sahtelerin gerçek karşısında tutunabilme şansını kuvvetlendirmiş hatta daha da ötesine geçerek gerçekliğin yerini almasını sağlamıştır. Etrafımızı çepeçevre kuşatan bu sahteler evreninde gerçeğin niteliğini ve niceliğini kavrayabilmek güçleşmiştir. (Eğer anlatıyı bir somut örneklem ile ikna edici kılmak gerekirse en basitinden tükettiğimiz meyve-sebzeleri düşünebiliriz. Yapay/hormonlu olanın iri, parlak, kusursuz görünümüne karşın doğal besinler ezik, deforme olmuş, çabucak çürüyebilen kusurlu bir görünüşe sahiptir. İşte sahte(un-organik) olan, gerçeğini biçim olarak aşmıştır, gerçekten daha gerçekçi gözükerek onun yerini almıştır. Gerçek olana son veren şey, ondan daha gerçekçi görünendir.)
Tüm bu sistemin ve toplumun ayakta durabilmesi için göstergelerin/imgelerin/sahtelerin durmaksızın yenilenmesi gerekmektedir. Artık medya, kitleler için iletişim sağlamanın ötesinde gösteriyi üretmekte/ayakta tutmaktadır. Anlamın/öz’ün bizzat haberler tarafından yok edildiği bir çağda gerçeklik sonsuz sayıda sahte ile mücadele edemeyeceğinden gittikçe gözden kaybolmaktadır. Üstelik sahte olanın, yalnızca biçimden/gösterişten ibaret olanın var olduğu bu sistemde artık bireyler de sahtenin üreticisi konumundadırlar. Sosyal medya uygulamaları aracılığıyla kişiler kendilerini, ait olmadıkları biçimlerde pazarlamaktadırlar. Sosyal medyadaki çoklu kimlikler artık gerçeğin yerini almakta, hangi kimliğin bireye gerçek olduğu noktasında muğlâk bir yapı inşa etmektedirler.
Türev Evrenin Gerçekliği Hapsi
İnternet ve sosyal medya yapısı itibariyle tam demokratiktir. Tüm kullanıcılara aynı içerik üretim/söz hakkını tanımaktadır. Mevcuttaki bu yapı, gerçekliğin sosyal hiyerarşisini alt üst etmekte, uzmanlara, devlet başkanlarına ve sıradan insanlara eşit söz hakkı tanımaktadır. Uzmanlar ile aynı hakka sahip ‘vasat’ insanlar bu kez kendilerini ön plana çıkarmak/eşit değer görmek için sıradanlığı/absürtlüğü sosyal medya evreninde görülür kılmaya çalışmaktadırlar. Artık duyguları ile karar veren kitleler topluluğuna seslenmek/ulaşmak isteyen sıradan kimseler, bir adım öteye geçmekte saçmalık/vasatlık üreterek bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Sosyal medyanın zaten sınırlandırılmış olan içerik süresi artık saçma/vasat/kurgusal/sahte içerikler tarafından talan edilmektedir. Duygulara hitap eden bu içerikler kitleler tarafından beğeni almakta ve vasat(anlamdan yoksun, gösteriş için var olan) içeriklerin sayısını her geçen gün arttırmaktadır.
Bugün gelinen noktada ise işin daha da tehlikelisi; sosyal medyadaki bu vasatın reel dünyayı şekillendirmekte oluşudur. Sanal dünyadaki bu sahte gerçeklik, her geçen gün gerçeklik evrenimizi bükmekte, kendisi gibi şekillendirmektedir. Sanatta absürt, anlamdan yoksun ve yalnızca şekle indirgenmiş eserlerin üretilmesi; edebiyatta içerik olarak herhangi bir değere sahip olmayan kitapların popülerleşmesi; siyasette algı yönetimi ve kitleleri manipüle etmek üzerine kurulmuş hamasi söylemlere dayalı popülist üslubun küreselleşmesi gibi örnekler vasat olanın artık kendi gerçekliğimizi de işgal etmekte olduğunun bir göstergesidir. Vasat, kültürü yozlaştırıp yok etmektedir. Türev evren, gerçekliği kendi içerisine hapsetmektedir.
MUSTAFA ÖZDEMİR