Bir cahilim, zamane cahili
Kör kuyularda bırakılmış, efsunlu
Bir masal devinin ağzından dökülen lanetli köpüğün
Evimizi yakan asit yağmurundan
Kurtulurken, koşar adım, yalın ayak
Ellerimin kıvılcımı saçlarımı tutuşturdu
Ben, evrenin başındayım
Merkezinde ayın, güneşin,
Bir ayağımla uzay boşluğunda
Ölümü denerim, ölümsüz olmak için
Ruhumdan içre girmiş toz bulutları, cam kırıkları, ay tutulması
Bir zamane elçisiyim, yaşamla ölümü birleştiren
Geceleri uykusunda ağlayan çocukların
Başında sabahı bekleyen, gözleri uzaklarda.
Gök siyah olsa, yıldızlar inci
Derin bir sızı tenimin altında
Kan pompalıyor kalbim, büyük hışımla
En uzun damarımdan geçip gitti sonunda
Derin, uzun, beyaz yalnızlıklar kapıda.
Dilek Vural