. k e r e s t e

d e r g i

Deneme

Vurguncu Kurgucu

22 NİSAN 2022

Kurgunun metinle başladığı yanılgısı yeni sayılmaz. Kurgu ve dışını ayırma konformizmini, ateşin icadına dek götürebiliriz.

İnsan gölgeyi keşfettiğinde gerçeği de bir yerinden yakaladığı zannına kapıldı. Gölge varsa, daha az gölge olmalı, daha az gölge varsa bir hakikate ulaşılmalı fikri yeşerdi içinde. Yeşerdi diyoruz ama belki de pejoratif bir anlama sahip bu yeşerme. Geriye dönük, mankurtların kafataslarından tekrar içeri giren yeni saçlar gibi.

Üzerinde durmamız gereken ve hatta konuşmamız, ölçümüzün öyle ya da böyle insan tavrından ve tercihinden geçip geçmemesi.

İnsan tüm bu olanlardan ayrıksı yaratılmadı tabii. Ama onlardan ibaret de sayılmaz. Kurguyu ve gerisinde kalanı ayırmak bizi bir konfora hapsetmiş olsa da konuşacak sahici bir şey de veriyor belki de. Bu yazı dağınık bir zihnin kuramsal kendini tatmini evet. Fakat idealleri olan bir iç tatmin bu.

Kurgucu Kanser Mi?

Senelerdir tartışılan yazarlık mesleği -meslek demek istemesem de- demoklesin kılıcı gibi okurun ve kanon baronlarının tepesinde sallanıyor. Baronların kellesini alacağı yerde okurun ve gırtlağında  tür jijitsu gerçekleştiriyor. Böylece kılıç, bir süreci donduruyor ve soruların cevaplarını fizikötesi kılıyor.

Evet, kurgucu kanser. Çünkü içine içine tapınmayı ve o akvaryumda yaşamayı alışkanlık haline getirdi.

Evet kanser, çünkü çare aramak yerine kemoterapi reddiyeleri düzüyor. Ve tüm okurların hücrelerinin ölümünü umuyor. Umduğu başına gelmediği için kanseri tetikleniyor ve kuvvetleniyor, sonra yine okura bulaşıyor. Bir tür paradoks ama diğerlerinden bir farkı var bunun: Her döngüden sonra kanserli hücrelerin sayısı artıyor ve kemoterapi de fizikötesine bir adım daha yaklaşmış oluyor.

Platon mağara alegorisinden bahsederken kurgucuyu düşlemiş olmalı. Kurgucuya binlerce yıllık konsantre bir fikri mirası bıraktığından habersizdi ama. Kurgucu tıpkı cevval bir hırsız gibi alıyor ve metnini zenginleştiriyor. Ama sorulduğunda onu kendi yarattığından öyle emin ki size şimşeklerini göndermek üzere olduğunu anlıyorsunuz.

Kurgucu çağının sonunda. Post truth çağın gerekleri kurgucuyu kısır kılıyor. Üremek ve üretmek için sağa sola kirli bir nefretle saldıran kurgucu, dölleyebileceği bir potansiyel metin bulamayınca evine dönüyor ve kendini tatmin etmeye devam ediyor. Bu da bir paradoks ve yukarıda bahsettiğimiz gibi kendi sonunu kendi hazırlıyor.

Kurgucu günün birinde evden hiç çıkmayacak ve tüm gün bir iç tatmini yaşayarak -kendince- tohumlarını kamudan gizlemiş olacak.

 

NİDA ONAN

Şüheda
EDİTÖR